CİMER NEDİR, NE DEĞİLDİR?

Karşılaşılan her türden “aksaklık” karşısında, meslektaşlarım da dahil olmak üzere çevremde birçok kişinin aklına gelen ilk çözüm önerisi “CİMER’e yaz!” oluyor. Belki de en etkili iç hukuk yolu haline gelen (en azından bu şekilde algılanır hale gelen) CİMER’den neler bekleyebileceğimizi anlayabilmek için aslında CİMER’in kuruluş amacının ne olduğunu anlamamız gerekir. Bu yazımda özetle CİMER’in ne olduğunu ve ne olmadığını irdelemeye çalışacağım.
CİMER NEDİR?
CİMER, 20 Ocak 2006 tarihli ve 26055 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2006/3 sayılı Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER)- Doğrudan Başbakanlık Genelgesi ile önce BİMER adıyla tesis edilen, akabinde ülkemizde yaşanan Anayasal sistem değişikliği neticesinde Başbakanlık kurumunun ortadan kalkması ile şu an bildiğimiz adını alan bir tür “devlet ve vatandaş arasında kurulan doğrudan iletişim hattı”dır. Bu hatta www.cimer.gov.tr adresli internet sitesine girerek, telefonla 150’yi arayarak veya başvurunuzu posta yoluyla T.C Cumhurbaşkanlığı Külliyesi 06560 Beştepe/Ankara adresine göndererek ulaşabilirsiniz.
CİMER’in ne olduğunu daha iyi anlamak için yukarıda da bahsettiğimiz 2006/3 sayılı Başbakanlık Genelgesi’ne bakmak gerekir. Bu genelgede şöyle bir tanım var:
“Başbakanlığa yapılacak başvuruların tüm yurt sathında kabulünü ve Bakanlıklar ile valiliklere yapılan müracaatların Başbakanlıktan izlenebilmesini amaçlayan ve Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER)– Doğrudan Başbakanlık olarak isimlendirilen düzenleme, Türkiye genelinden aranabilir bir telefon numarası tahsisi ile bir bilgi işlem programı kullanılmasını öngörmektedir. Böylece, vatandaşlar tarafından yapılan yazılı veya sözlü başvuruların gereğinin yapılması amacıyla süratle ilgili kamu kuruluşu veya birimine ulaştırılması, mümkün olan en kısa sürede cevap verilmesi, gecikme halinde ilgili birimlerin uyarılması, bütün bu işlemlerin bir otomasyon sistemi içinde yürütülmesi, istatistiksel raporlarının alınması ve merkezden denetlenebilmesi sağlanmış olacaktır.”
Yine bahsi geçen 2006/3 sayılı Başbakanlık genelgesinin bir diğer bölümü ise şu şekilde:
“4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, 3071 sayılı Dilekçe Hakkı Kanunu, 5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile insan hakları ihlallerine ilişkin müracaatlar da bu bürolara bizzat ya da Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER)– Doğrudan Başbakanlık numarası veya Başbakanlık web sayfası aracılığı ile yapılabilecektir.”
İlgili genelgeden alıntılanan yukarıdaki bölümlerden anlaşıldığı kadarı ile CİMER’in amaçları şunlardır:
- Vatandaşlardan gelen şikayet, talep, görüş ve önerilerin tüm yurt genelinde tek bir merkezden kabulü,
- Böylece sair devlet kurumlarına yapılan başvuruların Cumhurbaşkanlığı tarafından izlenmesi,
- Vatandaşlardan gelen bu başvuruların gereğinin yapılması için başvurunun ilgili kuruma ulaştırılması,
- Vatandaşa hızlı bir cevap verilmesinin sağlanması,
- Gecikme olması halinde ilgili birimin uyarılması,
- Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun kapsamında yapılacak müracaatların alınması ve ilgili kuruma iletilmesinin sağlanması sureti ile müracaat sahibine cevap verilmesinin sağlanması,
- İnsan hakları ihlallerine ilişkin müracaatlerin doğrudan alınmasıdır.
Yani, eğer kamu hizmetleri ile ilgili bir şikayetimiz, talebimiz veya önerimiz varsa, herhangi bir kamu kurumundan bilgi almak istiyorsak, herhangi bir kamu kurumuna herhangi bir konuda dilekçe vermek istiyorsak veya bir insan hakkı ihlali olduğunu düşünüyorsak doğrudan CİMER’e yazabiliriz. CİMER, bizim başvurumuzun muhatabı olan kuruma başvurumuzu iletmek ve kurumun başvurumuza karşı verdiği cevabı bize iletmek konsunda aracılık yapacaktır.
CİMER NE DEĞİLDİR?
CİMER’in ne olmadığını söylemeden evvel bazı istatistikleri paylaşmak istiyorum:
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı başkanı olan Prof. Dr. Fahrettin Altun’un Twitter hesabı üzerinden paylaştığı bilgiye göre 2019 yılında CİMER’e vatandaşlar tarafından toplam 3.138.233 başvuru yapılmış.
Üç milyonu aşan bu başvuru sayısını tam olarak algılayabilmemiz için bir referans noktasına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda, aynı dönemde mahkemelerde açılan dava sayılarına bakmak bize birşeyler anlatabilir.
Adalet Bakanlığı bünyesindeki Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün verilerine göre 2018 yılı içerisinde hukuk mahkemelerinde ve ceza mahkemelerinde açılan toplam dava sayısı 3.588.281’dir. (İşbu yazıyı hazırladığım tarih itibari ile henüz 2019 verileri yayımlanmadığından 2018 verileri ile karşılaştırma yapmak durumunda kaldım.)
Yukarıda verdiğim iki veri gösteriyor ki, vatandaşlarımız CİMER’e neredeyse mahkemeye başvurduğu kadar çok başvuruyor. Bu noktadan hareketle önemle belirtmek gerekir ki; CİMER mahkeme ya da herhangi bir adli makam değildir.
Her ne kadar CİMER’in internet sitesine girdiğimizde, her türlü derdimize çözüm arayabileceğimiz bir mecra olduğunu düşünsek de, cezai anlamda bir şikayetimiz varsa kolluk kuvvetlerine veya ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gitmemiz gerektiğini, tahsilinde güçlük çektiğimiz bir alacağımız var ise icra müdürlüğüne veya mahkemeye gitmemiz gerektiğini, bir kamu kurumuna yaptığımız başvuru reddedildi veya cevapsız bırakıldı ise ilgili usul hükümleri doğrultusunda idare mahkemesinde dava açmamız gerektiğini bilmemiz gerekir. Eğer açmanız gereken dava hak düşürücü bir süreye tabi olduğu halde siz dava açmak yerine CİMER’e başvurursanız ve bu süre zarfında yasanın ön gördüğü hak düşürücü süre geçerse CİMER’e yaptığınız başvuru hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağından hak kaybına uğrayabilirsiniz.
Bizzat şahsımın da kullandığı bir mekanizma olan CİMER’in ne olduğunu bilmenin ve CİMER’den ne beklememiz gerektiği hakkında bir fikre sahip olmanın yararımıza olacağını düşünüyorum. CİMER’i kullanalım, ancak CİMER’den maksadını aşan menfaatler bekleyip hak kaybına uğramayalım.
Av. Eray YAĞCI